29 Haziran 2013 Cumartesi

Mabel Matiz'den Kerem Gibi..

"Çare bu değilse de, kandı sonsuz kere.."

Nasıl bir cümleyle onca yük anlatılır, yapılan onca yanlışa rağmen kabulleniliş anlatılır..

20 Haziran 2013 Perşembe

Hayvan Dostlarımız...

Sevdiğim bir arkadaşımdan, yakınlarımdan hatta hatta ailemden çoğu zaman bu soruyu işitirim. "Neden sokakta onlarca aç, yardıma muhtaç insan varken; hayvanlara bu kadar önem veriyorsun, onlar için bu kadar çaba harcıyorsun?" Açıklama yapmak zorunda hissediyorum kendimi. Biraz düşünseler cevabını kendileri de verebilirler oysa. Biz "Yaşam Hakkı Savunucusu"yuz. İnsan da olsa, hayvan da olsa, bitki de olsa zarar gören canların haklarını sonuna kadar savunuruz. İnsanlar ihtiyaçlarını dile getirebilir gerektiğinde açık bir dille yardım isteyebilirler. Oysa yaradılış gereği hayvanlar daha acizdir. Ağızları dilleri olmadığından ihtiyaçlarını dile getiremez, yardım isteyemezler.Aç kalsalar açım, susuz kalsalar susadım diyemezler. İnsanların onlara yaptıkları zulümleri dile getiremezler. İşte biz bu yüzden hayvanlara yardım ediyor, onların haklarını savunuyoruz. Zaman ilerledikçe insanlar kendi alanları yetmezmiş gibi, doğal alanları yani hayvanların yaşam alanlarını da betonlaştırdılar. Onlara yaşayacak alan bırakmadılar. Üstüne üstlük, onları toplatıp, kendi hakları olan doğada yaşatmak yerine, barınaklara, dört duvar arasına hapsettiler. Yemeksiz, susuz, sevgisiz bıraktılar. Oysa herkes evinin önüne bu canlar için bir kap mama, bir kap su bırakabilseydi, ne o canlarımız aciz kalırdı, ne de biz Yaşam Hakkı Savunucuları böyle protestolara başvururduk.

Özetle şunu söylemek istiyorum, doğal alanlarını yok ettiğimiz hayvan dostlarımızın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz diye, dinsiz hatta imansız yaftası vurulmasın bize. Ne de güzel söylemiş Ebu Davut;

"Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler (ALLAH ve melekler) de size merhamet etsin."

(Ebu Davud, Edeb, 58; Tirmizi, Birr, 16)

Sokakta Oynayan Son Çocuklar...


Başucu Kitabımdan..


"Yitirdim yüzünü ilmek ilmek.. önce anılar yitti birer birer sonra da kırık dökük sözcükler.. üç noktalar yitti sonra, yitti gitti, yitirilen uygarlık gibi şiirler..."
üç noktalar giderek “güç noktalar” oldu hayatımda.. sen, yoktun! yoktun! yoktun! yoktun!
”..senden artakalanları nasıl taşısın şimdi bu şehir??”
— Şizofreni Yalnız Oynanmaz